Burjuvazi kelimesini ülkemiz için tarif etmeye kalkarsak, teorik tanımıyla pratikteki uygulamasının pek benzeşmediğini görürüz. Genel tarifiyle burjuva: köylü, işçi ,memur ya da soylu sınıfından olmayıp, sosyal statüsünü eğitim ve varlığından alan şehirli kişi olarak karşımıza çıkarken, bu sosyal sınıfa da burjuvazi deniyor.
Peki Dünya’da ve Türkiye’de burjuva nasıl olunur? Tarifindeki gibi çalışıp para kazanarak ve iyi eğitim görerek burjuva olunabilir mi?
Bu konuya derinlemesine girmeden önce sınıfları kendimizce belirleyip, ona göre tasvirler yapmaya çalışalım. Bana göre Dünya’da beş sınıf var ve bu sınıflardan ilk ikisini konumuz gereği atlayarak, üçüncü sınıfa gelelim. Üçüncü sınıf bizim için, yerel bir çerçevede itibar ve yetecek kadar parayı iade etsin.
Ülkemizde özellikle Cumhuriyet ile birlikte, herhangi bir birey, hangi ortamda doğarsa doğsun, ne kadar varlıksız olursa olsun, iyi bir eğitim alıp, çalışıp para kazanarak üçüncü sınıfa kadar gelebilir. Ama Dünya’dakinin aksine daha üstü yoktur. Bunun için hangi eğitimi alırsa alsın, hangi ticarerti yaparsa yapsın, ne üretirse üretsin, dördüncü sınıfa geçmek için bir işbirliği şarttır.
Dördüncü sınıfıysa, ulusal bir tanınırlık, itibar ve eğitiminin hangi derecede olduğu ve ne kadar kazandığının önemi olmayan, istediği kişiyle oturup, istediği makam ile görüşebilen sınıf olarak tarif edebiliriz.
Dördüncü sınıfta yani “Türk Burjuvası” olabilmek için, nasıl seviye bir eğitim almış olmanızın veya ne kadar çok kazandığınızın pek bir önemi yoktur. Orası için önemli olan, onlardan biri olarak doğmuş olmanız, siyaset, sanatçı, onların kabulleneceği birisi olarak onlardan biriyle resmi evlilik ya da şirket evliliği yapmanızdır. Burada ufak bir geçici kabul olabilir ki o da, üst düzey bürokrat olmuşsanız özellikle Ankara’da, kısmen İstanbul’da, geçici olarak dördüncü sınıfta kendinizi sayabilirsiniz.
Gelelim beşinci sınıf diye tanımladığımız Dünya liginde burjuva olmaya: Bu sınıf için olmazsa olmaz şart bir markanızın olmasıdır. Bunun yolu da öncelikle Amerika’dan geçmektedir. Yani şahsi marka olabilmeniz ya da ticari markanızın Dünya’da herkes tarafından kabul edilebilmesinin ilk şartı gibidir Amerika’da bir şekilde görünmek. İşte “Türk Burjuvası”nın en büyük problemi de budur.
Yarış atı olarak doğanlar, yani hayata dördüncü sınıfta başlayanların böyle bir vizyon sorunu var. Yarış atı olarak doğmadıkları halde, yarış atlarının seviyesine ulaşmak için çalışanlarında o seviyeye ulaşma sorunları mevcut.
Bu konuda yapılması gereken, dördüncü sınıf il üçüncü sınıfın işbirliği, yani dördüncü sınıftaki birinin ya da işletmenin, üçüncü sınıftaki işletmeyi dördüncü sınıfa taşıması, daha sonra birlikte beşinci sınıfa geçmeleridir, çok net bir ifadeyle işbirliğidir.
Peki teoride bu kadar basit görünen şey, ülkemizde neden bir türlü oluşamıyor, ya da çok sınırlı potansiyeli olan işler büyütülmeye çalışılıyor? Dördüncü sınıfın, iki paragraf önce bahsettiğim gibi, genel olarak aşağıdan çalışarak gelmedikleri, hazırı büyütmeye ya da kontrol etmeye odaklandıkları için yeni fırsatları görme vizyonları yok.
Üçüncü sınıf ise, teknoloji çağında teknoloji üreterek mal bulmuş mağribi gibi elindekini astronomik fiyatlara satarak, gelene kadar yaşadığı zorluklardan kaçmaya çalışıyor. Halbuki “Her teknoloji kendi ihtiyaçlarını yaratır” mottosuyla hareket edip, Dünya’da pazarını edinmiş teknolojilerin ihtiyaçlarını, hepsinin ortak sorunlarını çözmeye çalışsak, ve tabi dördüncü sınıf ile de işbirliği yapsak çok büyük sonuçlar kaçınılmazdır.
Bunu, bizatihi ticari sırrım olduğu halde birçok platformda ve yazımda bahsettiğim üzere birkaç örnekle anlatacak olursak: Dünya’da yeni laptop, ya da TV teknolojisi geliştirmeye çalışsak, Çin, Japonya, Amerika üstümüzden kırk defa geçer. Ama hepsinin ortak kullandığı elektriğin, yani şebeke tarafında gelen sorunların en gelişmiş teknolojilerde bile garanti kapsamı dışında olduğu gerçeğini yok edip, onları garanti kapsamına alacak teknolojiyi geliştirsek nasıl olur?
Ya da Banka ATM teknolojisi; test, kalibrasyon ve ölçüm cihazlarının, laboratuvar cihazlarının, yazarkasa teknolojilerinin ortak problemi olan nötr-toprak voltajının 1V üstü olması durumunda arıza vermelerini engellesek?
Düğün salonları, camiler, eğlence hayatı gibi yerlerde ses sistemi teknolojilerinin; tıp elektroniğinde ve güvenlik sistemlerinde monitör vb. görüntüleme teknolojilerindeki topraklama kaynaklı parazitleri yok etsek?
Bunları Trimbox ve GNDSeries markalarımız ile ve üç patentimizle yapmış durumdayız. Umarım bu bakış açısı, ülkemize sirayet eder ve yarış atı olarak doğmamış birisi olarak Dünya’nın %75’inde markası tescilli bir şirketi temsilen, Dünya ligine yani beşinci sınıfa gidebiliriz: Ülkemiz, insanlık ve bizden sonra gelecekler için…
Basit tedbirler bazen hayat kurtarır. Ailemize, işimize, çevremize yapacağımız en güzel yatırım, onları koruyucu tedbirlerdir. Trimbox ve GNDSeries ile elektrik kaynaklı hasarlardan ve buna bağlı elektrik kontağı yangınlarından korunabilirsiniz.
Whatsapp : +90 555 014 24 23